Son Dakika

Bir akıl oyunu “Satranç” hakkında bildiklerimiz / bilmediklerimiz…                 

 

Gamfed Gönüllüsü/Koç-Mentor-Eğitmen/Danışman

NALAN ILGIN                  IŞIL ATEŞ          

 

                                  

 

Satrancın Mozart’ı olarak nitelen Magnus Carlsen bir söyleşisindeki “Hangi hayvan olmak isterdin?” sorusuna “Timsah” cevabını vermiştir. Sebebini ise şöyle açıkladı: “İyi bir hayat yaşıyor gibi. Bir timsah sadece yatar ve dinlenir, bir yandan da -neredeyse- diğer tüm hayvanları öldürebilir.”

Magnus Carlsen

Carlsen’in timsah tercihi tesadüf değil. Oyun tarzı da tıpkı bir timsah gibi; sabırla rakiplerinin hata yapmasını beklemeye dayalı. Eşit görünen durumlarda rakibinin mental ve fiziksel sınırlarını zorluyor. Harika kondisyonuyla, uzun süren oyunlarda rakiplerinin direncini kırıyor.

İnsan da hayatta sürekli mücadele halinde değil midir?  Bu büyük mücadelede kazanmak kadar kaybetmek de vardır.  Satranç, kazandım sanırken kötü duruma düşebilmeyi, kaybettim derken iyi pozisyona geçmeyi insana yaşatan bir yaşam tarzıdır.

O zaman satranç hayatın gerçek yüzüdür diyebilir miyiz?

Satrancın ilk kez M.S. 570’li yıllarda Hindistan’da oynandığını biliyoruz.

Rivayet olunur ki satranç oyununu bulan Brahman rahibi Şah’a dolaylı bir ders vererek “Sen ne kadar önemli bir insan olursan ol, adamların, vezirlerin, askerlerin olmadan hiçbir işe yaramazsın” demek istemiş. Şah da bu durumdan memnun görünmüş, “Peki, oyunu ve dersini beğendim. Dile benden ne dilersen.” demiş. Rahip bu olay üzerine Şah’ın alması gereken dersi hala almadığını düşünerek cevaben “Bir miktar buğday istiyorum” demiş.

“Senden, bulduğum bu oyunun birinci karesi için bir buğday istiyorum. İkinci karesi için iki buğday, üçüncü karesi için dört buğday istiyorum. Böylece her karede, bir önceki karede aldığımın iki misli buğday istiyorum. Sadece bu kadarcık buğday istiyorum” demiş. Şah, kendisi gibi yüce ve kudretli bir şahtan isteye isteye üç beş tane buğday isteyen bu rahibin, küstahlığa varan alçakgönüllülüğüne sinirlenmiş ve ona bir ders vermek istemiş. “Hesaplayın. Hak ettiğinden bir tane fazla buğday vermeyin” demiş.

İnce hesap;

Hesaplama başlangıçta kolay ilerlemiş.

1.kareye bir buğday,

2.kareye iki buğday,

3.kareye dört buğday…

10.kareye gelindiğinde 1023 adet buğday tanesi vermeleri gerektiğini anlamışlar.

Rahibe üç – beş buğday habbesi verip göndereceklerini zannederlerken daha şimdiden bir avuç buğdaya gelip dayanmış hesapları. 15. karede 1.5 kilo buğday, 25. kareye gelince 1.5 ton olmuş. O ana kadar durumun ciddiyetinin pek farkında olmayan hesapçılar 31. kareye geldiklerinde bu işin şakasının olmadığını anlamaya başlamışlar. Çünkü 31. karede vermeleri gereken buğday miktarı 92 tonmuş.

  1. karede 24 milyon ton buğday (Türkiye’nin bir yıllık buğday üretiminden fazla), 54. karede 771 milyon ton buğday (Dünyamızın bugünkü ölçülere göre bir buçuk yıllık buğday üretimi) ve nihayetinde 64. karede ulaşılan buğday miktarının bugünkü ölçülerde dünyanın 1500 yıllık buğday üretimine denk olduğunu fark etmişler. Hikayenin nasıl bittiğiyle ilgili kesin bir bilgi yok. Ama satranç dünyanın en mükemmel strateji oyunu olmayı başarmıştır. M.S 10. Yüzyıldan sonra ise satranç İran’da oynanmaya başlamış, oradan Arabistan’a, oradan da Endülüslüler sayesinde de İspanya’ya ve 15. yüzyıla gelindiğindeyse Avrupa’da yayılmaya başlamıştır. 15. yüzyıldan sonra Avrupa’da soylular arasında çok popüler bir oyun olmuştur. Bu zamandan sonra satranca kraliyet oyunu adı verilmiştir. Oyun, 19. yüzyıla gelindiğinde günümüzde oynandığı halini almıştır. 20. yüzyıl Avrupa’sında toplumun entelektüel tabakaları arasında yayılma göstermiş, sonrasında ise dünyanın en favori oyunlarından biri haline gelmiş ve günümüzde büyük satranç turnuvaları düzenlenmektedir.

Şu anda dünyanın en iyi satranç oyuncusu Magnus Carlsen’dir. Magnus, 2013’ten beri dünya şampiyonudur. 1990’da Norveç’te doğan Magnus, satrancı beş yaşında öğrenmiştir. Kısa zamanda satranç dehası keşfedildikten sonra 13 yaşında tüm zamanların en genç büyük satranç ustalarından birisi olmuştur.

Magnus’u dünyanın en iyisi yapan, herhangi bir zayıflığının yokmuş gibi görünmesidir. Daha gençken çok saldırgan bir oyuncu olduğu halde, zamanla oyununun her alanında güçlü olacak şekilde kendisini geliştirmiş ve çok fazla risk almadan tehlikeli olmayı başarabilmektedir. Açılışlarda, oyun ortalarında ve oyun sonlarında kuvvetlidir. Stratejik ve konumsal satranç oynamasına rağmen taktik fırsatlarını çok ender olarak kaçırmaktadır. Ufak da olsa bir avantaj elde ettiğinde, avantajını kazanca çevirmesini iyi bilmektedir.

Garry Kasparov

1985-2000 yılları arası dünya şampiyonu olan Garry Kasparov’dan da bahsetmeden geçmeyelim. 1963 yılında Azerbaycan’da doğan Kasparov  satranç tahtası ile çok küçük yaşlarda tanışmış ve o yıllardan bu yana büyük başarılar elde etmiştir. Canlı ve kontrolü ele almaya çalışan bir oyun tarzına sahiptir. 17 yaşında Büyük Usta,19 yaşındayken dünyanın En Kuvvetli Oyuncusu olan Kasparov, 1985 yılında henüz 22 yaşındayken Anatoly Karpov’u yenerek en genç Dünya şampiyonu unvanını kazanmıştır.

Anatoly Karpov

Satranç insana kazanma hissinin en mükemmelini yaşatıyor. Kazanmak biraz zor ama asla imkansız değildir!  Rakibin gücü ve iyi oynaması belirleyicidir.

Peki, iyi oynamak ne demek?

Daha çok teoriyi doğru ve iyi bilmek demek. Bir başka deyişle açılışı, oyunun ortasını ve sonunu iyi bilmek demektir.

Teorileri nasıl daha iyi bilebiliriz? Evet; çalışmak – teorileri  çok çalışmak – lazım.

SATRANÇIN BİZE KATTIKLARI

Satranç aynı zamanda bir eğitim aracıdır. Çocukların satranca erken yaşta başlamaları büyük bir avantaja dönüşebilmektedir. Öğrenme kapasiteleri bu yaşlarda daha yüksek olduğundan, satranç sayesinde çözüm üretebilme ve sonuçlandırma yetenekleri gelişiyor. Satranç oyununda milyonlarca hamle vardır. Bir oyuncu ne kadar çalışırsa çalışsın tüm hamleleri bilme imkanı yoktur. Bu durumda iyi hamle bilen ile birlikte yeni bir hamle bulabilen başarılı oluyor.

Aslında hamleler değil, stratejiler oynuyor.

Senin stratejin her zaman karşındakinin stratejisinden iyi olmalı ki kazanman mümkün olsun.

Satranç çocukların zekalarını daha etkili kullanmalarına fayda sağlamaktadır.

Satranç ile Planlama –Değerlendirme –Analiz etme –İleriyi Görme-Büyük Resmi Görme gibi yetenekleri geliştirilebilmektedir.

Türkiye Satranç Federasyonu,  satranç oyununun bireyler üzerindeki olumlu katkılarını şöyle belirtmektedir:

Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavratır. Süratli, doğru ve çabuk düşünebilmeye yardımcı olur, olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme yeteneklerini geliştirir. Kişiliği ve karakteri olumlu yönde etkiler ve geliştirir. “Kendine güven” duygusu aşılar ve bunu geliştirir. Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak, bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur. Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır. Diğer ders konularının daha iyi anlaşılıp kavranmasına yardımcı olur. Bilimselliği ön plana alarak araştırmalar yapmaya yönlendirir. Konulara karşı şüpheci yaklaşımı benimsetir, onları ezberci zihniyetten arındırır. Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar haline getirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir ortam hazırlar. Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir çalışmayla varılabileceğini gösterir. Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın gerekliliğini benimsetir. Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir. Başarılardan büyük hazlar duyarak daha da başarılı olmaya yönlendirir. Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler doğrultusunda motivasyon sağlar.

OYUNLAŞTIRILMIŞ SATRANÇ

Özellikle çocuklar için oyun eğlencelidir. Oyunlaştırma ile öğrenmek pekiştiricidir. Akılda kalıcıdır.

Satranç öğrenmeyi hevesi olan Ana Okulu – İlköğretim çocuklarımız için satrancı oyunlaştırabiliriz.

Oyunlaştırma modelimiz 4 aşamadan oluşmaktadır.

  1. Aşama

1) Öğrenciler satranç öğrenmeye ilk olarak taşları tanıyarak başlar. Hafızasında kalıcılığı sağlamak için taşlar istediği renklerde boyattırılır. Taşları doğru tanıyan öğrenciye GÜLEN YÜZ ROZETİ diğer adıyla 10 Puan Kartı verilir.

2) Bu seviyede taşların ismini öğrenen öğrenciye taşların hareketleri öğretilir.

3) Satranç Tombalası:  Bir keseye konulan taşlardan öğrenci  rastgele taş çeker. Çektiği taşın ismini ve hareketini bilen öğrenciye 20 puan kartı verilir, diğer adıyla BRONZ ROZET verilir.

İlk çekişte kartın hareketini bilemeyen öğrenci geri döner ve 1. kademeden öğrenmek üzere tekrar başlar.

4) Taşı ve taşın hareketini öğrendik. Şimdi sırada hamle öğrenmek var. Öğrencilere taş alma (yeme) amacı ile yapılan hamleler öğretilir.

Bu seviyede her yediği taş için 10 puan kartı alır. ( Bu seviyede her öğrenci 2 doğru hamle karşılığı 20 puan kartı alabilir .)

50 puanı tamamlayan her öğrenci 1. aşamayı kazanmış ve bir üst aşamaya geçmiş olur. Bu aşamayı tamamlayan öğrencilere GÜMÜŞ ROZET verilir.

  1. Aşama

5-) Bu aşamada 2 öğrenci maç yapar.

Oyunu kazanan öğrenci puan hanesine 50 puan daha ekler. Toplamda 100 puana ulaşır.

Bu aşamayı tamamlayan öğrenciye ALTIN ROZET verilir.

  1. Aşama
  2. aşamaya gelen öğrenciler 2. aşamada yeterli puanı toplayamamış en az 2 öğrenciye 3. aşamaya çıkabilmeleri için yardım eder. Görevlerini tamamladıklarında toplamda ilave 100 puan almaya hak kazanırlar.

200 puana ulaşan öğrenci Sınıf Satranç Mentörü unvanını alır ve sınıf panosuna satranç mentörü olarak resmi asılır.

  1. Aşama

Sınıf mentörü olan öğrenciler bir alt sınıfına satranç mentörlüğü yapar. Bir alt sınıfından minimum bir kişiye mentörlük yaparak onu da Sınıf Mentörü seviyesine ulaştırdığında 300 puan daha alır. Toplam 500 puanla Okul Satranç Mentörü unvanını kazanır ve okul panosuna resmi asılır.

Sınıf ve Okul Mentörleri arasında Turnuva düzenlenir. Turnuvada 1. olan ELMAS ROZET verilir. Bir sonraki Turnuvaya kadar Okul Panosunda en üstte yer alır.

Puan çizelgesi

10 puan kartı  – Gülen yüz Rozeti

20 puan kartı  – Bronz Rozet

50 puan kartı  – Gümüş Rozet

100 puan kartı –Altın Rozet

200 puan kartı –Sınıf satranç mentörü

500 puan kartı –Okul satranç mentörü

*Bu örnekleri öğrencinin yaşı, sınıfın dinamiği, öğrencilerin ilgilerine göre motive edici şekilde sayısız farklı örneklerle uygulayabilirsiniz.

Ekstra Bilgi:

Ankara Altındağ’da Satranç Müzesi bulunmaktadır. Akın Gökyay’ın 1975 yılında başladığı ve 412 satranç takımına ulaşan satranç koleksiyonu 31 Ocak 2012 tarihinde Guinness Rekorlar Kitabına girmiş; Türkiye’deki tescilli, ilk ve tek satranç koleksiyonudur. Madagaskar’dan Şili’ye, Fransa’dan Kazakistan’a ve Türkmenistan’dan Meksika’ya kadar 110 ülkeden temin edilen satranç takımlarında tarihsel olayları ve her bir coğrafyaya özel kültürel etkileri görüyoruz.

Koleksiyonda ahşap, metal, balık kemiği, mermer, sabuntaşı, keçe, polyester ve mermer tozu karışımından oluşan metal, sac ve döküm satranç takımlarına kadar çok sayıda materyalden üretilen satranç takımları yer alıyor. Akın Gökyay, koleksiyon için satranç takımlarını seçerken malzemeden daha çok, satranç takımının mensup olduğu bölgenin kültürünü yansıtacak bir özelliği olmasına önem vermiştir.

SATRANÇLA İLGİLİ İLGİNÇ BİLGİLER

-Teorik olarak bir satranç oyununda en fazla 5870 hamle oynanabilir.

-Bugünkü gibi beyaz ve siyah karelerden oluşan ilk satranç tahtası Avrupa’da 1090 yılında yapılmıştır.

-Piyonların ilk hamlede  1 yerine 2 hamlede gidebildikleri kuralı 1280 yılında ispanyada geliştirilmiştir.

-Tarafların uzay ve dünya arasında oynadığı ilk satranç oyunu  Soyez-9 mürettebatı tarafından 9 haziran 1970 yılında oynandı ve oyun beraberlikle sonuçlandı.

-Kaliforniya Long Beach’de Deepthought denilen bilgisayar kasım 1988 de bir büyük ustayı yenen ilk bilgisayar oldu.

-Rok hamlesinin en geç yapıldığı maç Bobotsor ve Ilkovin arasında 1966 yılında oynanmıştır. 46. hamlede Rok yapılmıştır.

-Şah-mat kelimesi satranç tabirine pers deyiminden eklenmiştir.”Shah-mat” pers dilinde “Kral öldü.” demektir.

-En uzun satranç problemini Blathy, 1800’lü yıllarda Osmanlı’da 290 hamleyle bulmuştur.

-Satranç tahtasında atın turlayabileceği 122 milyon hamle vardır.

-Oyun başlangıcından itibaren  2. hamleden sonra mat etmenin 8 farklı yolu, 3. hamleden sonra mat etmenin 355 farklı yolu vardır.

-1985’te Eric Knoppert 10 dakikalık satranç oyunlarıyla 500 oyunu 68 saatte oynamıştır.

-FIDE’nin (Dünya Satranç Federasyonu) açılımı Federation İnternationale  Des Echecs’tir.

-Satranç oynamak amacıyla geliştirilen ilk bilgisayar  1951 yılında alan Turing tarafından geliştirilmiştir.

-Kaydedilmiş en eski satranç oyunu eski Bağdat’ta bir tarihçi ve öğrencisi arasında 900’lü yıllarda oynanmıştır.

-Yaklaşık 600.000.000 insan dünya çapında satranç oynamayı biliyor.

-Pawn(piyon) bir çok dilde er, ayak askeri anlamına gelmekteyken İspanyolca’da ve Almanca’da  köylü ve çiftçi anlamına gelmektedir.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir