Mili Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurumu ortaklığında hayata geçirilen ‘Öğretmenlik Uygulaması Danışmanlığı’ eğitimlerini almayanlar Uygulama Öğretmenliği yapamayacak. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin uygulayıcı olduğu projenin yürütücüsü Doç. Dr. Nermin Bulunuz, “Öğretmen adayı öğrencilerimizin stajyerlik sürecinde fakültedeki hocası ve sınıftaki uygulama öğretmeni ile aynı anda 3’lü görüşme yapmasının onu mesleğe daha hazır hale getirdiğini gözlemledik” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) işbirliğinde öğretmenlik uygulamasının iyileştirilmesine yönelik çalışmalar Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi uygulayıcılığında devam ediyor. Bu kapsamda MEB’in girişimi ile Erzurum Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü’nde Türkiye’nin tüm illerinden 177 formatör uygulama öğretmeninin katıldığı 5 günlük seminer verildi. UÜ Eğitim Fakültesi’nde “Sınıf Öğretmeni Yetiştirme Programları için İyi öğretmenlik Uygulamaları: Klinik Danışmanlık Modeli” adlı TÜBİTAK EVRENA proje ekibinden öğretmenlik uygulaması fakülte koordinatörü Doç. Dr. Esim Gürsoy, söz konusu projenin yürütücüsü Doç. Dr. Nermin Bulunuz, araştırmacı Doç. Dr. Şehnaz Baltacı Göktalay, bursiyer Araştırma Görevlisi Umut M. Salihoğlu ile MEB Öğretmen Yetiştirme ve YÖK ile İlişkiler Daire Başkanlığı’ndan Eğitim Uzmanı Osman Yıldırım ve Mustafa Sağlam tarafından verildi. Katılımcı öğretmenler MEBBİS sistemi uygulamalarına ek olarak, TÜBİTAK projesine konu olan “Klinik Danışmanlık Modeli” hakkında kapsamlı olarak bilgilendirildi.
Son dönemde ülkemizde YÖK-MEB işbirliği ile öğretmenlik uygulaması dersinin yürütülmesi konusunda yapılan değişiklikler hakkında bilgi veren Doç. Dr. Nermin Bulunuz, Erzurum’da bu eğitimi alan formatör öğretmenlerin kendi illerine dönüp, sınıfına uygulama öğrencisi olan ve ilindeki Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından seçilmiş diğer uygulama öğretmenlerini bilgilendirdiklerini aktardı. Bulunuz, MEB’in yeni uygulaması ile bu eğitimleri almayan ve sertifikası olmayan öğretmenlerin bundan böyle “Uygulama Öğretmeni” olarak görev alamayacağını vurguladı. Bulunuz, “Farklı illerde olduğu gibi Bursa’da da bu mahalli eğitimler 2018 Bahar dönemi süresince devam etti. En son 26 Mart ve 27 Nisan tarihleri arasında Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım ilçelerinde ve Yalova’da 17 okulda toplam 554 öğretmen eğitimlerini tamamladı. MEB bu eğitimleri alan uygulama öğretmenlerinin sayısını arttırmak için benzer seminerler zincirine 2018-2019 eğitim öğretim döneminin seminer sürecinden başlayarak da devam edilmesi konusunda planlamalar yapıyor.” dedi.
TÜBİTAK PROJESİ OLARAK HAZIRLANDI
2003 yılında, doktora eğitimi için Amerika’ya gittiğini ve 3 buçuk yıl boyunca ülkeye hiç dönmeden oradaki eğitim sistemi üzerinde gözlemler yaptığını belirten Doç Dr. Bulunuz, “Doktora yaptığım eğitim fakültesinde uygulamanın ne kadar önemli görüldük 1. sınıftan itibaren tüm sınıflarda uygulama yapıldığını gördük ve doktora programında da böyle bir zorunlu uygulama vardı; süpervizörlük. O programı geçmeden mezun olmak mümkün değil. Önce mentör eşliğinde öğretmen adayına nasıl eğitim danışmanlığı yapılacağına dair ders alıyorsunuz.” dedi. Gözlemlerinin uygulamaya geçmesi öncesinde TÜBİTAK’a proje olarak sunduklarını söyleyen Bulunuz, şu bilgileri paylaştı: “Oradaki sistemde öğretmen adayı dersine hazırlanıyor, sınıfa giriyor, üniversiteden gelen hocası ve sınıftaki öğretmen adayı dinliyorlar, klinik danışmanlık adı verilen bir sistemleri var, adaya dönüt veriyorlar. 3,5 yıl bu sistemi orada deneyimledik. Murat Altın hocamızın dekan olduğu zaman biz bu sistemi TÜBİTAK projesi olarak yazalım ve uygulayalım istedik. 4 hoca olarak TÜBİTAK 1010 projesi olarak yazdık. Amerika’daki hocalar da destek vereceğini söyledi ve hiç eleştirisiz projemiz onaylandı. 2011’de proje başladı, ilk 1 yıl okulları tespit ettik, izinleri aldık, Amerika’ya gidip yardımcı araştırmacı arkadaşlarla 2 hafta tam gün seminer aldık. Arkadaşlar da seminerleri dinleyip uygulamalı olarak deneyimleme imkanı buldu.”
DENEY VE KONTROL GRUPLARI OLUŞTURULDU
Eğitim fakültesi son sınıf öğrencilerinin 7 ve 8. dönemde haftanın 1 gününün staj için gittikleri okulda geçirdiklerini anlatan Bulunuz, Amerika’da gözlemledikleri sistemi uygulamak için seçtikleri deney ve kontrol grubu okulları ile yaptıkları çalışmaları şu sözlerle anlattı: “Bursa’dan 9 okul seçtik, 5’i deney grubu oldu 4’ü kontrol grubu. Sınıf öğretmeni olacak adaylarla çalıştık. Tamamen çekiliş yaparak öğrenci okul eşleşmesini belirledik. ‘Öğrencileri okullara göndereceğiz ama bu modeli kim uygulayacak?’ düşüncesi oluştu aklımızda. Biz Amerika’da öğrendik ama okullardaki öğretmenlerimizi de yetiştirmemiz, mentörlüğü öğretmemiz gerekiyordu. Öğretmenler için 1 Eylül’de başlayan seminer döneminde mentör öğretmenlerimize ders verdik. 2013 yılı güz döneminde başladık, çocuklarımızı yerleştirdik, kameralarımızla her adayımızı her dönem 3 defa ziyaret ettik. Her gözlem sonrasında da adaya dönüt veriyorduk; öğretmen adayımız, mentörümüz ve sınıfın kendi öğretmeni var. 3 paydaş üzerine oturan bu modelde 3 paydaş da birbirinden sorumlu. Daha önce öğretim elemanı, öğretmen ve stajyer öğrenci arasında iletişim yoktu, birbirini denetlemiyordu. Şimdi sistem değişti ve amaç öğretmen adayların en iyi şekilde yetiştirilmesi.”
ÖĞRETMEN ADAYLARINDA CİDDİ GELİŞME GÖZLENDİ
2015 yılında projenin tamamlandığını söyleyen Bulunuz, adaylarda gözlemledikleri değişiklikleri şöyle anlattı: “Her adayı 3 kez gözlemleyip bir de 3’lü görüşme yaptığınız zaman, adayın mesleki becerisinde inanılmaz gelişme gözlemleniyor. Ellerini nereye koyacağını bilemeyen, sınıfa hakimiyet sıkıntısı yaşayan öğretmen adayı ciddi anlamda profesyonel görüşmede gelişim sağlıyor. Burada önemli bir nokta var; klinik dendiğinde bizim aklımıza tıp geliyor, yatağında yatan hastanın doktorla hemşireyle tedavi edilmesidir. Burada hastamız öğretmen adayımız, bizler onu okulda tedavi ettiğimiz için klinik danışmanlık dedik. YÖK tarafından danışmanlık modeli olarak kabul edildi. Aday bu süreçte yalnız değil, adaya yanında olduğumuzu gösteriyoruz. Dersini hazırlama, geliştirme, ders planı düzenleme konusunda desteğimizi gösteriyoruz, biz de böyle dönemler geçirdik. Ben ODTÜ mezunuyum, hocam 1 defa geldi, en arkada oturdu, çok iyiydi dedi; o kadar. Öğretmen adayı kendisine yol gösterilmesini ve gelişmeyi bekliyor.”
MEB VE YÖK’TEN YENİ MODELE TAM NOT
Projeyi TÜBİTAK’a teslim ettikten sonra, YÖK ve MEB tarafından değerlendirme sürecinin başladığını anlatan Bulunuz, “Ekibimizden Doç. Dr. Esim Gürsoy YÖK’te aktif görev aldı ve projemizi anlattı. Gün geldi ve biz Türkiye’nin her yerinden gelmiş 180 formatör öğretmene sistemi anlatmak için görevlendirildik. 19-23 Şubat tarihlerinde Erzurum’daydık. MEB’den de öğretmen yetiştirme birimi sorumlusu Osman Yıldırım ve MEBBİS kurucusu Mustafa Sağlam bizimle birlikteydi. Erzurum’da 5 gün hizmet içi eğitim verdik, seminer çok güzel geçti. 180 formatör öğretmen eğittik, Türkiye’nin tüm illerinden hatta büyük şehirlerden birkaç kişi gelmişti, çoluklarını çocuklarını bıraktılar geldiler. Osman Yıldırım ve Mustafa Sağlam teknolojik bilgileri paylaştı, bizler kuramsal eğitim verdik. Biz döndükten sonra tüm formatör arkadaşlar illerinde bu eğitimi anlattı, yüzlerce öğretmene ulaştılar. 2018 güz ve 2019 bahar döneminde uygulama başlıyor.” dedi.
EĞİTİM FAKÜLTELERİNDE MÜFREDAT DEĞİŞİYOR
Öğretmen adaylarına danışmanlık yapılması konusunda YÖK’ün hazırladığı son kaynak kitap 1998 yılı basımıydı ve bu süreçte 20 yıla yakın kullanımdaydı. Ancak şimdi, YÖK’te de yeni bir planlama yapıldı. Hazırlanan yeni kaynak kitaba dair Bulunuz şunları söyledi: “Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Küçük’ten davet aldık, akademideki hocalarımıza konuyu anlatmak için. Ekip olarak gittik ve eğitim fakültesinde öğretmen adaylarını yetyiştirecek hocalarımıza anlattık. Daha çok üniversiteye ulaşmak ve bilgilendirmek istiyoruz. Hazırlanan rehber kitap tüm Türkiye’ye dağıtılacak. Daha evvelki yayında öğretmen adayının yetiştirilmesi konusunda paydaşların tanımı vardı ancak nasıl uygulama yapılacağı anlatılmıyordu. Bizim attığımız adım bir kıvılcım gibi oldu sanırım.”