Bir önceki yazımda, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi 9. Sınıf Müfredatının ilk iki ünitesini değerlendirmeye çalışmıştım. Yazı sonrasında konuştuğumuz meslektaşlarımın da benzer kanaat ve eleştirilerinin olduğunu, ders müfredat konularının ve ders kitabı içeriklerinin yeniden değerlendirilmesi ve sahadaki uygulayıcıların deneyimlerinin dikkate alınması gerektiğini ifade ettiler.
Yıllık plana göre Aralık ayına kadar bitirmem gereken ilk iki üniteyi, şubat sonunda bitirebildiğim için, ancak geçebildiğim 3. Ünite ile ilgili de eleştirel bir değerlendirme ve nasıl olması gerektiğine dair görüşlerimi yazmak istiyorum.
‘İslam’da İbadetler’ ünitesi de diğer üniteler gibi, yıllık planda ayrılan süre içinde bitirilmesi mümkün olmayan bir ünitedir.
Ders Kitabımız, konuya, ‘İslam’da İbadetin Kapsamı’ başlığı ile girmiş. Bu başlık altında, İbadet teriminin anlamı, ibadetin iki ayrı türünün olduğu, ‘genel anlamda insanın, ‘Salih Amel’ niteliği taşıyan her eyleminin ibadet olduğu anlatılmış, özel anlamda ise Mükellefin Allah’a saygısını, boyun eğmesini simgeleyen, Allah tarafından emredilmiş, Resulü tarafından muhtevası açıklanmış görevlerdir’ şeklinde tanımlanmıştır.
Ancak konunun girişinde, öğrencilere sorulması gereken hazırlık sorusu, ‘İbadetler hakkında bilgi toplamak isteyen biri güvenilir bilgiye hangi kaynaklardan ulaşabilir?” olarak önerilmiştir. Bu soru aslında başlı başına bir konudur ve birinci ünitenin konusu olmalıdır. Birinci ünitede, bilginin kaynakları konusu, önceki yazımda da söylediğim gibi, kısa tutulmuş, bunun yerine, İbadetler ünitesinde işleyeceğimiz İbadet ve Dua konuları eklenmiştir. Bu da ciddi bir sistematik sorundur.
Dinin (İman, İbadet, Ahlak, Ahkam, Siret) sahih kaynakları ve yöntemlerinin ilk ünitede işlenip bitirilmesi daha mantıklı olurdu.
Burada asıl sorulması gereken, “İbadet ediyor musunuz? Şimdiye kadar hangi ibadetleri yaptınız…” gibi sorulardır. Öğrencilerin muhtemelen hepsinin, ‘Allah’ın insana yüklediği, fıtratlarına uygun sorumluluklarını/ ödevlerini ibadet olarak değerlendirmedikleri ortaya çıkacaktır.
Bu noktada, İbadet teriminin tam Türkçe karşılığını sormak gerekir.
İbadet’in Türkçe karşılığının, ‘Kulluk Etmek’ olduğunu öğrencilerin söylemeleri için sorular sorulup, ipuçları verilmelidir.
İbadet= Kulluk şeklinde tahtaya yazdıktan sonra, ‘Kul ne demektir?’ sorusu sorulmalıdır.
Kul hakkı= İnsan hakkı gibi ipuçları da verilerek, ‘Kul’un anlamının ‘İnsan’, ‘İbadet’’in anlamının da ‘Kulluk= İnsanlık’ olduğu netleştirilmelidir.
Bu aşamada, öğrencilere, İnsan nasıl kulluk/insanlık yapabilir? sorusu sorulmalıdır.
Öğrencilere, insan fıtratının bir gereği olan ‘insana yaraşır eylemleri’ örnekleyerek söylemelerine fırsat tanınmalıdır.
Öğrencilerin bu söylediklerinden, ders kitabının, birinci kategori ibadet (Salih Amel= İnsan fıtratı ile barışık ameller) ortaya çıkmış olur.
En önemlisi de bunu yeni Müfredatın ruhuna / metoduna uygun olarak öğrenciler keşfetmiş olurlar.
İbadet’in ikinci kategorisi formel olan boyutu için de öğrencilere şu sorular sorulmalıdır?
İnsan, Allah’ın yüklediği insani sorumluluklarını, fıtratına uygun davranışlarını, kendine yaraşır amelleri ihlasla, dikkatle ve sürekli yapabilmesi için neler yapması gerekir?
Bu sorunun öğrenci gruplarına göre değişebilecek cevapları olabileceği bir vakıadır. Ancak, Öğrencilerin çoğunluğunun, ‘Şeytana uymaması gerekir, Allah ile yakın olması gerekir, Allah ile bağlarını güçlendirmesi gerekir. İradesini canlı- diri- güçlü tutması gerekir’ gibi cevaplar vereceklerdir.
Bu cevaplardan sonra ‘namaz’ın, insanın Allah ile arasındaki bağlantıyı güçlendirici, Allah’ı hatırlatıcı, orucun, insanın nefsinin tutku, arzu ve şehvetlerinin kontrolü üzerindeki etkileri, zekatın, toplumsal yardımlaşmaya etkisi öğrencilerle soru cevap şeklinde konuşulmalıdır.
Ders kitabının, 83. Sayfasında geçen, “Kur’an-ı Kerimde insanın yaratılış gayesinin ibadet olduğu bildirilir. İnsan, kulluğu ile yüce Allah’ın huzurunda gereği kazanır” cümlesi Zariyat: 56. Ayeti referans verilerek yazılmıştır.
9. Sınıfa gelmiş genç bir çocuğun bu cümleyi okuyup öylesine geçmesi, soru sormaması mümkün değildir. Ve de öğrenci sormasa da Öğretmen bu konuyu tartışmaya açmalıdır. Ve sadece bu ayet ve onun etrafında sorulacak sorular iki ders saatini aşacaktır. Öğrenciler doğal olarak, Allah’ın kula/ kulluğa ihtiyacı mı vardır? İnsan konu mankeni midir? gibi sorular soracaklardır.
Bu konu hakkında yazdığım, ‘Kul muyuz?’ yazısında söylediğim gibi, Allah, insanın başkasına değil, (Kula kulluk değil) sadece O’na kulluk yapmasını istiyor. Çünkü O, sonraki ayetlerde söylediği gibi, insanlardan beklentisi olmayan, onları kendi çıkarları için kullanmayacak olan (Ben onlardan bir rızık istemiyorum ve beni doyurmalarını da istemiyorum… 57. Ayet) tek ilahtır. Allah, yarattığı kullarının başkaları tarafından istismar edilmelerini, kula kul olmalarını istemiyor. Bu ayetten, insanın yaratılış amacının ibadet olduğunu çıkarmak sakıncalı bir düz mantık ürünüdür.
İkinci Konu olan İslam’da İbadetler bölümünde, namazın kılınışı, Oruç, hacc gibi ibadetlerin detayları ile işlenmesi hem gerekir, hem de ders saatleri sınırlarında yetiştirilmesi imkansız görünmektedir.
İnsan ve İbadet başlığı altında ele alınması öngörülmüş kavramların seçimi yerinde yapılmıştır. (Takva, Tevazu, İhsan, Tefekkür, Yardımlaşmak)
Bu terimlerin anlamları da öğrencilere sorular sorarak, günlük dilde kullanılan türevleri ile ipucu ve yaşantılarından örnekler verilerek bulmaları sağlanmalıdır.
Takva kavramı, şems süresinin 7-11 ayetleri ile ve bir insan figürü üzerinde gösterilerek anlatılmalıdır. Allah’ın, insan nefsine iki zıt dürtü ilham ettiğini (Takva- Fücur) Takva’nın, insanı iyi şeylere yönlendiren, kötü şeylerden sakındıran içsel bir mekanizma (Vicdan) olduğu, Fücur’un ise, insanı kötü olana yönlendiren, iyi şeylerden uzaklaştıran bir dürtü (Şeytan) olduğu, örneklerle, sorularla ve öğrenci yorumlarıyla işlenmelidir.
İbadetlerin (Namaz- Oruç) insanın takva yönünü güçlendiren riyazet oldukları vurgulanmalıdır.
Diğer terimlerin de benzer bir yöntemle işlenmesi yeni müfredatın temel felsefesidir. Öğrencilere bilgi aktarmak yerine doğru soruları sorup düşündürmek, araştırmaya/ hatırlamaya teşvik etmek, kendini ifade etmesine zemin hazırlamak esastır.
Bu açıdan bakıldığında, müfredat konularının çok fazla teknik detay bilgi konusu ihtiva etmesi bakımından yetiştirilmesi imkansızdır. Ders kitabı da oldukça gereksiz detaylar, bilgiler ve yersiz sorular, etkinlikler ihtiva etmektedir.