Son Dakika

İslam’da Ahlak İlkeleri Ünitesi

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli 9. Sınıf Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Müfredatı ve Kitabı’na Dair Eleştirel Bir Yaklaşım:

İslam’da Ahlak İlkeleri Ünitesi

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli 9. Sınıf müfredat konuları ve ders kitabını uygulamada karşılaştığım sorunlar çerçevesinde eleştirel bir yaklaşımla değerlendirmeye devam ediyorum.
Bu yazıda 4. Ünite olan Ahlak İlkeleri konusuna değineceğim.

1. Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi ders kitabımız, konuya aşağıdaki sorularla başlamış:

  1. Ahlak denince ne anlıyorsunuz?
    2. Sizce ahlakın kaynağı neler olabilir?
    3. Sizce bir davranışın iyi ya da kötü olduğuna hangi ölçütlere göre karar verilir?
    4. İslam ahlakı denince aklınıza neler geliyor?Sorular yerinde sorulardır, ancak, takip eden uzun paragraflarda, ‘Ahlak’ın lügat anlamı işlenmemiştir. Arapça bir kavram olan Ahlak’ın, lügat anlamının verilmeden Ahlak’ın tanımına girişilmesi ciddi bir eksikliktir.
    Bence konuya şöyle başlanmalıdır:
    Önce tahtaya, Hz. Muhammed’in, “Ben ahlaki değerleri tamamlamak için gönderildim” hadisi yazılmalıdır. (Bu hadisin yaygın çevirisi, ‘Güzel Ahlak’ şeklindedir. Oysa Arapçası, Mekarime-l Ahlak’ tır. Mekarim, kerametler/ değerler demektir. Ahlakın değerlerini şeklinde çevirilmesi önemlidir)
    Bu hadisi tahtaya yazdıktan sonra ‘Ahlaki Değerler’in altını çizip, “Bir değerin Ahlaki olması ne anlama gelmektedir? Ne demek Ahlak? Sorularını öğrencilere yöneltmek gerekmektedir.
    Öğrencilerin cevaplarını alırken bir yandan da, bildikleri terimlerden ipucu vermek ve öğrencilere geçmiş bilgilerini hatırlatmakta fayda var. Halik, Mahluk, halk etmek… gibi…
    Bu konuşma öğrencilerin, yaratılış, yaradılışsal, fıtri değerler cevabını verene kadar sürdürülmelidir.
    Ahlak’ın, insanın yaratılıştan, fıtraten, ontolojik olarak (Ethos terimini de yazmak gerekir ileriye dönük olarak) getirdiği değerler olduğunu öğrencilerin cevaplarından tespit edip tahtaya yazmak gerekir.

    2. İkinci olarak, kitabımızın, bu değerlerin toplum / sosyal çevre kaynaklı olduklarını söylemesi ahlakın kavramsal çerçevesine sığmamaktadır. Değerler fıtridir. Sosyal çevre fıtri değerleri Terbiye ederek pekiştirebilir ya da ket vurabilir.
    Bu açıdan öğrencilere, ‘İnsan, bu değerlere nasıl sahip olduğunu sormak ve geçmiş bilgilerini hatırlamalarına fırsat vermek’ gerekir. ‘Allah’ın, insana ruhundan üflediği’ (Hicr:26-29) ve bu sebeple, insanın, İlahi değerlere kısmen sahip olduğu öğrenciler tarafından hatırlanarak tespit edilip kaydedilmelidir.
    İnsanın, sahip olabileceği en üst değerler, Kur’an’ın ifadesi ile ‘Rabbani Değerler’ olduğu, Tasavvufta sıkça kullanılan, ‘Allah’ın Ahlakı ile Ahlaklanın’ hadisi ile de hatırlatılmalıdır.

    3. Aşamada öğrencilere, bir eylemin, iyi ya da kötü olduğuna neye göre karar verilir? sorusunu yöneltmek gerekir.
    Öğrencilere, “çevrenizdekiler yapmamaları gereken bir şey yaptıklarında, ebeveynleri, büyükleri, öğretmenleri onlara nasıl mukabele eder?” Sorusunu yöneltilmelidir.
    Öğrencilerin cevapları dinlenerek, başka neler söylenir şeklinde cevaplar çeşitlendirilir. Ve, ‘sana yakışmadı, sana yakıştıramadım, hiç ahlaki değil, uymadı… gibi cevapların altı çizilmelidir.
    Bu noktada, Ders kitabımızın değinmediği, Maruf ve Münker terimleri Ahlaki değerlerin iki tarafına yazılmalıdır.
    Kur’an’da Müminlere emredilen ‘Emr-i Bil- Maruf ve nehy-i Anil münker’ ayeti ve ‘Sizden kim bir Münker görürse onu eliyle düzeltsin… ilh hadisini gündeme getirip, Maruf ve Münker terimlerinin anlamlarını öğrencilerle birlikte birtakım ipuçları ile bulmak gerekir.
    ‘Ma’ruf’ teriminin, İnsan fıtratına uygun, İnsan fıtratı ile uyumlu, insan fıtratının/ Vicdanının kabullendiği, Ahlaki olan (Ethik) ı ifade ettiği,
    Münker teriminin ise, Ahlaka, yaratılışa, insan fıtratına/ doğasına yabancı, uygunsuz, insan vicdanının onaylamadığı davranışları ifade ettiği öğrencilerle birlikte tespit edilip yazılmalıdır.

Bu noktada Vabısa hadisini de örnek göstermek gerekir:
(Kısaca) Resulüllah’a iyilik ve kötülüğün ne olduğunu soran Vabısa (RA), Resulüllah’tan (SAV) ‘nefsine (başka bir versiyonu ile Kalbine) sor. Eğer tereddüt etmiyorsa iyidir. Tereddüt ediyorsa, insanlar sana fetva verseler de bu kötüdür, hadisi… (İbn Hanbel, IV, 227)

Halk arasında kullanılan, içime sindi, içime sinmedi, içim kabul etmedi, için kabul ediyorsa, vicdanına yedirebiliyorsan gibi terimleri öğrencilere çeşitli örneklerle söyletmek gerekir.

4. Bu aşamada, Hz. Muhammed’in, tahtaya yazdığımız ilk hadisine dönmek gerekiyor. Hz. Muhammed (AS) Hangi ahlaki değerleri tamamlamak istedi ve neden ‘tamamlamak’ ifadesini kullandı? Sorularını sormak gerekiyor.

Öğrencilerin siyer ve Kur’an bilgi ve kültürü ışığında, Hz. Peygamber’in yaşadığı toplumda hangi değerler eksikti? ve onları tamamlamak/ pekiştirmek ya da hatırlatmak için neler yaptı ve söyledi? Gibi soruları yöneltmek ve karşılıklı konuşmak gerekir.

Bu anlamda, Yaşadığı toplumun ve bizim de yaşadığımız toplumun, Ahlaki değerleri dejenere edebileceği, ket vurabileceği üzerinde o zamandan ve bu zamandan örnekler vermek gerekir.

Toplumun (Sosyal çevrenin) baskın etkileyici bir mürebbi (Terbiye edici) olduğunu, insan fıtratındaki değerleri aktive edici ya da pasive edici bir etkisinin olabileceği, ancak belirleyici olanın, insanın tekil iradesi olduğu, Hz. İbrahim, Hz. Muhammed vb örneklerle soru ve cevaplarla tespit edilmelidir.
Sosyal Çevre, Din, Okul, sokak vb etkenler insanın fıtratındaki değerlere göre bir ‘Karakter’ sahibi olmasını etkileyebileceği gibi, fıtratındaki değerlere yabancılaştığı dejenere bir karaktere sahip olmasını da etkileyebilir. Hangi etkenden ne kadar etkileneceğine insanın güçlü ya da zayıf iradeli olmasına bağlıdır.

Bu hususun, örneklerle vurgulanması çok önemlidir. Çünkü insanlar, dışsal etkileyici faktörleri, belirleyiciymişler gibi kabullenmeye yatkındırlar.

Ahlaki Tutum Ve Davranışlar başlığı altında zikredilen ve işlenen Adalet, Hikmet, Şecaat, İffet, Yardımseverlik, Sabır gibi değerlere eklenmesi gereken ve hatta en başa konması gereken değer ‘Rahmet’tir.

Allah’ın, “Kendi nefsine Farz Kıldığı’nı söylediği (En’am: 14) Rahmet, bütün diğer değerlerin kaynağı olan değerdir.
Her sürenin başında zikredilen Besmele’de, Rahman (çok rahmet sahibi) Rahim (Rahmet eden) zikredilmişken, İnsanın sahip olması gereken değerlerin arasında zikredilmemesi ciddi bir ihmaldir.
Evren’de hayatın devamı İlahi Rahmete dayanmaktadır. İlahi Rahmet, Allah’ın mutlak toleransıdır. Bu toleransa bizim de kısmen de olsa sahip olmamız, diğer değerlere de sahip olmamızın olmazsa olmaz şartıdır.

Rahmet ve diğer değerlerin nasıl işlenmesi gerektiği ile ilgili görüşlerimi bir başka yazıma bırakıyorum.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir